Türkiye ve Eğitimde Fırsat Eşitliğis

 

Eğitim sistemi, modern devletin (refah devletinin) sağlık sistemi gibi temel taşlarından birisidir. Toplumdaki eşitsizlikleri azaltmak, yani fırsat eşitliğini sağlamak amaç edinildiğinde, ilk müdahale edilmesi gereken alanlardan birisi eğitim sistemidir. Eğitim sisteminin fırsat eşitliğini sağlama amacı doğrultusunda düzenlenmesi sosyal-ekonomik alanda önemli sonuçları olacaktır. Bunlar,  toplumdaki sosyal-ekonomik eşitsizlikleri azaltması; yeni kuşaklara-bireylere sosyal-ekonomik gerilikten kurtulma fırsatı verilmesi; dünyaya yeni gelen bir bireyin hiç de kendi sorumluluğu olmayan ailesinin yoksulluğu dolayısıyla eğitim fırsatından yararlanma ve böylece gelecekte iyi bir gelir elde edebilme fırsatının verilmesi; bütün bunlar dolayısıyla toplumsal sınıflar arasındaki geçişkenliğin artırılması olarak sıralanabilir. Kapitalizm, kendinden önceki feodalizm gibi üretim biçimlerinden daha az eşitsizlikçi bir sistem olsa da, eşitsizlik maalesef Kapitalizme içkindir. Kapitalizm eşitsizliğin yeni kuşaklara aktarılmasına, insanların eşitsizlik kısır döngüsüne girmelerine uygun bir sistemdir. Bu kısır döngüyü kırmanın araçlarından birisi de eğitim sistemidir.

Eğitim sisteminin bir ülke için önemi her geçen gün daha önemli hale gelmektedir. Eğitim sistemi sadece bir toplumun kendi kültürünü yeniden üretme aracı olarak değil, fakat o toplumun sosyal, siyasal ve ekonomik gelişmelere ayak uydurmasının, yani toplumun varlığını devam ettirebilmesinin de çok önemli bir aracıdır. Eğitim sistemi aracılığıyla, bir yandan bireyler sosyalleştirilir, kültürel değerler yeni kuşaklara aktarılır, diğer yandan ise bireylere çağın gerektirdiği teknik bilgi birikimi verilmeye çalışılır. Ancak eğitim sisteminin bunların yanında uzun zamandır arka plana itilmeye çalışılan bir yönü daha vardır: fırsat eşitliğinin sağlanmasına katkıda bulunması. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 8. maddesinde, “Türk Millî Eğitiminin Temel İlkeleri” arasında sayılan ilkelerden biri de “fırsat ve imkân eşitliği” ilkesidir. Fırsat ve imkân eşitliği ilkesine göre; “Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkân eşitliği sağlanır. Maddî imkânlardan mahrum başarılı öğrencilerin en yüksek eğitim kademelerine kadar öğrenim görmelerini sağlamak maksadıyla parasız yatılılık, burs, kredi ve başka yollarla gerekli yardımlar yapılır. Özel eğitime ve korunmaya muhtaç çocukları yetiştirmek için özel tedbirler alınır.

Türk eğitim sistemi fırsat eşitliği ilkesi benimsemiş olmasına rağmen kim okullarımızda teknolojinin en son seviyesi olan akıllı tahtalar kullanmasına karşın kimi okullarımızda ise hala birçok teknolojik aletten yoksun kalmaktadırlar. Kimi okullarda 20 kişilik sınıflarda okuyan öğrencilerimiz yanında kimi okullarımızda hala 50-60 kişilik sınıflarda ders yapılmaktadır.

Kimi okullarımız birleştirilmiş sınıflarda yani 1, 2, 3 sınıf bir arada öğrenim görmekte iken kimi okullarımızda okulun yanında okul dersleri kurslarla desteklenmektedir. Bunun sonucunda fırsat eşitliği benimseyen bu eğitim sitemi bütün öğrencilerimizi aynı SBS, YGS, LYS gibi sınavlara sokmaktadır. Bu sınavlar değerlendirilirken yine aynı kriterlere göre değerlendirilmektedir.
Milli Eğitimin temel ilkelerinden eşitlik ilkesine göre ‘Her yurttaş, hiçbir ayırım gözetilmeksizin öğretim ve eğitim hakkına sahiptir. Eğitimde, hiçbir kişiye, aileye veya zümreye ayrıcalık tanınamaz’ ifadesi yer almaktadır. İnsan Hakları evrensel Bildirgesinde de ‘Her bireyin eğitim görme hakkı vardır’ olarak belirtilmiştir. Ancak bu hak doğarken eşit olsa da zamanla birçok yönden eşitsizlik baş gösterir. Bu eşitsizlikler sosyal yapı, ekonomik düzey, ailenin eğitim durumu, coğrafi farklılıklar, beslenme gibi etkenlerden oluşabilmektedir. Türkiye’mizde bu eşitlik ilkesinin her coğrafi bölge için farklılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Hatta bu eşitsizlik aynı bölgedeki farklı okullarda bile hissedilebilmektedir. Fırsat eşitliği ilkesi Yönlendirme; öğrencilerin bir kısmını seçen, diğerlerini program dışı bırakan bir tutumla değil, öğrencilerin tümüne fırsat eşitliği sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Öğrencilerin istek, ilgi ve yeteneklerine göre yetişmeleri sağlanmalı, “herkesin” başarılı olabileceği bir programa girmesi amaç edinilmelidir

 

Ancak eğitimde fırsat eşitliği ilkesi varsa da pratikte tam olarak uygulandığı söylenemez. Her ne kadar  222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu (12 Ocak 1961), ilköğretimde “fırsat ve imkân eşitliğini sağlamaya yönelik olarak, devlet okullarında parasız olma, yetiştirici ve tamamlayıcı sınıflar ve kurslar açma, bölge okullarının kurulması, gezici okulların kurulması ve “özel eğitime muhtaç” çocuklara eğitim imkânları sağlama gibi ilkeler ve tedbirler alsa da uygulama konusunda hâlâ meseleler çıkmaya devam etmektedir. En basitinden ders kitapları ortalama olarak şehir merkezlerindeki çocuklara göre yazılmıştır. Derste trafik ışıklarını öğretirken “trafik ışıklarının olduğu yerde trafik ışıklarını kavrar” kazanımı şehirde uygulanırken köyde bunun uygulanması imkânsızdır. Fırsat eşitsizliği her ne kadar ülkemizde doğu-batı eşitsizliği olarak anlaşılsa da ülkemizin batısında bile birçok okulda eşitsizlik hâkimdir. Meselâ, ilerlemişken aynı ilin Kuyucak-Yukarı Yakacık Köyü’nde hâlâ birleştirilmiş sınıf uygulanmakta, ücretli öğretmenlerle iş yürütülmeye çalışılmakta ve öğrenciler okula iki ay geç başlamaktadırlar. Toplumun çeşitli kesimlerinde farklı eğitim şartları dolayısıyla ortaya çıkan eşitsizlikler ve eğitim kurumlarının fizikî altyapı eksiklikleri, eğitim sistemimizi giderek zayıflatmaktadır. Maddî imkânsızlıklar ve okulun ihtiyaçlarının karşılanması için okul müdürlerinin adeta kendi kaderlerine terk edilmesi, okul müdürlerini asıl görevleri olan eğitimden uzaklaştırmaktadır.

Uluslararası Öğrenci Başarılarını Değerlendirme Programı’ndan (PISA) elde edilen bulgulara göre okullar arası farklar OECD ortalamasından yüksektir. Hükümet bu konunun farkında olup birçok yenilik yapmaya çalışsa da bölgeler arası eşitliklerin sağlanması biraz zaman alacaktır. Eğitimde eşitlik anlayışına göre, eğitim ve öğretim gören bireylerin başarı düzeyleri arasındaki farklar, tamamen yetenekleri ya da yatkınlıkları arasındaki “doğal” farklılıklardan kaynaklanması gerekirken, ülkemizde bu farklılıklar öğrencilerin sosyoekonomik özellikleriyle, bölgesel farklılıklarla, okulların teknoloji ile donatılmış olmasıyla, tecrübeli ve idealist öğretmen bulunmasıyla, velilerin okula bakış açısıyla ya da toplumsal cinsiyet rolleriyle alakalı olarak farklılıklar arz etmektedir.

                             Sosyo-Ekonomik Özellikler ve Cinsiyetin Farklılıkları

Ailelerin gelir durumu ne kadar yüksek ve eğitimleri ne kadar iyi ise çocuklardaki başarı oranı da buna paralellik göstermektedir. Maddi durumu iyi olan aileler özel takviye dersleri aldırabilmekte iken, maddi durumu yetersiz ebeveynler mevcut kamu imkânlarıyla yetinmek durumunda kalarak eşitsizliğin küçük tarafında yerlerini almaktadırlar.

Ortaöğretimde geliri düşük olan ailelerin kız çocukları açık öğretimi tercih etmekte bu durum da fırsat eşitliğini ortadan kaldırmaktadır. Yine geliri düşük olan aileler erkek çocuklarının eğitimi için daha çok çaba sarf edip özen gösterebilmektedir. Bu noktada eğitimde eşitlik ilkesinin sağlanabilmesi için kamu müdahalesi gerekecektir.

                           Okullar Arasındaki Farklar

Ülkemizde maalesef en çok farklılığın ve eşitsizliğin bulunduğu konuların başında okullar geliyor. PİSA araştırmalarında bu durum ile ilgili bilgiler mevcuttur. Aynı bölgede, dip dibe olan okullarda bile ayırım yapılabilmekte, okullar merkezi ve arka mahalle okulları diye de nitelendirilebilmektedir. Bu okullar arasında oluşan farklılık uçurumu; geliri yüksek velilerin merkezi denilen okulları tercih etmesi, madden ve manen desteklemesiyle zamanla daha da derinleşmektedir. Bu eşitsizliğin ortadan kaldırılması konusunda kamudan ve belediyelerden destek beklenirken maalesef yapılan yardımlar ve iyileştirme çalışmaları merkezi denilen veya göz önünde olan okullara yapılmaktadır. Örneğin Fatih Projesi kapsamında tablet bilgisayar dağıtılan okullara bakarsanız neredeyse tamamının merkezi denilen okullarda eğitim gören öğrencilere yapıldığını göreceksiniz. Hal böyle iken eşitlik ilkesi ciddi manada sıkıntılı hal almaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı, ortaöğretimde okul türleri arasındaki eşitsizlik sorununu çözmek adına bütün okulları Anadolu Liselerine dönüştürdü. Ancak bu değişiklik tabela değişimi dışında bir fark oluşturmadı. Daha önceden hangi okullar tercih edildiyse yine bu düzen aynı şekilde devam etti. Bu konuda acilen bir reform hareketi yapılarak bu eşitlik sağlanmalıdır.

Fırsat eşitsizliğinin anlaşılmasına şu göstergeler yardımcı olabilmektedir:

1. Okur-Yazarlık ve Okullaşma.
2. Kamu harcamaları ve eğitime ayrılan oran.
3. Okul öncesi eğitim.
4. Öğretmen başına düşen öğrenci sayıları

Çözüm Önerileri

  1. ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyaları gibi projeler hayata geçirilerek cinsiyet eşitsizliği ortadan kaldırılmalıdır.
    2. Fatih projesi kapsamlı olarak devam etmelidir,
    3. Eşitlik sağlanması konusunda daha ciddi, içe dönük, kararlı siyasi bir irade
    gerekmektedir.
    4. Eğitim finanse edilirken bölgesel farklılıklar göz ardı edilmemelidir.
    5. Okul türleri arasında oluşan farklılıkların ortadan kaldırılması için yapılan düzenlemeler tabela ile sınırlı kalmamalıdır,
    6. Öğretmen atamaları konusunda geride kalan bölgelere öncelik tanınmalıdır
    7. Ücretli öğretmenlik uygulaması ortadan kaldırılmalıdır.
    8. Okullar teknoloji ile donatılmalı, öncelik merkezi okullara değil ihtiyacı olan okullara yapılmalıdır.
    9. Derslik sayıları arttırılmalı,
    10. Veliler halk eğitim merkezlerinde eğitilmelidir,
    11. Okul öncesi zorunlu hale gelmelidir.
    12. Okulların eksikliklerinin giderilmesinde modernize edilmesinde belediyeler aktif olarak görevlendirilmelidir.

Kaynaklar

  • Doç. Dr. Mahmut TEZCAN Eğitim Sosyolojisi
  • İhsan KAMALAK Türk Eğitim Sistemi’nde Fırsat Eşitliği: Karşılaştırmalı Bir Bakış
  • http://www.yenimakale.com/egitimde-firsat-esit-mi-degil-mi.html#ixzz3szQ85xQ6
  • Bekir Gür S.(Roportör) Eğitim Sisteminin Kalitesinin Araştırılması (Özel İhtisas Komisyonu raporu).
  • Serdar Polat Türkiye’de Eğitim Politikalarının Fırsat Eşitsizliği Üzerindeki Etkileri

 

Yorum bırakın